top of page

Nüzhetiye Şelalesi, Hasaniye, Ümmiye, Hamidiye, İhsaniye Doğa Yürüyüşümüz 06.04.2014

Bu hafta uzun zamandır yanından geçip gittiğimiz, rota başlangıcına kadar gelip son şelalesinin dibinde zevkli dakikalar geçirip yine de kendisini bir türlü ziyaret etmediğimiz Nüzhetiye Şelalesine gitmeye karar verdik.


Son aylarda yaptığımız yürüyüşlerimizin başı veya sonu olarak bir ucu hep Nüzhetiye Köyü idi. Her ne kadar bölgedeki en ihtişamlı şelale olarak anlatılsa da ben çok uğrak bir mesire yeri kıvamından daha ötesini beklemediğimden bir türlü listemize almıyordum şelale rotasını. Meğer yanılıyormuşum. Şimdi anlıyorum ki çoğu gelen kişi Şelale Alabalık Restoran’dan yukarısına çıkmıyor, çıksa da ilk veya ikinci şelaleden sonrasına devam etmiyormuş. Oysa işin gizemi biraz daha ilerisine gitmekteymiş. Ve biz de ısınma turu olarak bunu yapmak niyetiyle yola çıkıyoruz.

Bu defa üç kişiyiz. Ben, Sabiş ve Sinem. Sinem ile ilk defa birlikte yürüyeceğiz. Performansını tam olarak gördükten sonra onu biraz daha zorlamayı düşünüyorum. Sonunda ya bizimle bir daha hiç yürümeyecek ya da o da bu zehrin tadına yürüyüşleri bırakamayacak. Doğa yürüyüşleri yalnız bir yürüyüş değil bir aşktır da. Arada kalmamalı insan. Yalnızca sevmemeli aşık da olmalı doğaya. Öyle ki koşullar ne olursa olsun ona koşabilsin. Bu aşk hiç cevapsız kalmayacak, kimi zaman dalında taze bir meyve, kimi zaman arı sesi, kimi zaman kar, kimi zaman buz gibi akarsular veya bol miktarda kuş cıvıltısıyla parıldayan bir hediye kutusu sunacaktır size tabiat ana.


Yanımızda getirdiğimiz poğaçalar ile Şelale Alabalık Tesislerinde sıcak çay ile birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra rotaya giriyoruz. Rota başlangıcı tesisin hemen girişinde. Geliş yolundan bakıldığında soldan giren patikayı takip ederseniz akarsuyu takip ederek şelaleye kadar ulaşıyorsunuz. Su seviyesi yürüyüş için ideal. Ancak ayaklarınız mutlaka ıslanacaktır. Yedek çorap ve ayakkabınız yanınızda olsun. Büyük şelaleye varmazdan evvel karşımıza çıkan son şelaleyi geçmekte biraz zorlansak da başarıyor ve devam ediyoruz.

Yaklaşık bir kilometrelik yolu sık sık karşıdan karşıya geçerek aşarak yolsa iki ayrı küçük şelaleyi de aştıktan sonra dar kanyon vari bir geçidin bir ucunda Şelalenin yüksek ucunu görüyoruz. Kapalı bir kanyon burası. Sağ tarafta mineral yapısı nedeniyle merdiven yapısında altıgen sütunlar halinde yükselen kayalıkların arasından biraz daha ilerlediğinizde Şelalenin alına kadar gidebiliyorsunuz ve yol burada sona eriyor. Yaklaşık 25-30 m yükseklikten düşen şelale gürül gürül akarken aşağıda serin rüzgarlar oluşturuyor. Burada biraz kalıp geri dönüş yürüyüşümüze geçiyoruz.

Daha sonra fotoğraf makinemizin azizliğine uğrayan çok güzel fotoğraflar çekiyoruz. Şimdiye kadarkilerin en güzellerini çektim diye düşünürken hem de L. Sorun değil O fotoğraflar için bir kez daha gideceğim bu sene o görkemli şelaleye.


Şelale dönüşümüzü tamamlayıp biraz kuruduktan sonra Nüzhetiye Köyü merkezinden Hasaneyn (Hasaniye) tarafında doğru yürüyoruz. Sol tarafımızdaki manzara müthiş. Güneş de tatlı tatlı ısıtıyor vücudumuzu. Köyün bir köpeği takılıyor bizlere biraz onunla eğleşip yürüyüşe devam ediyoruz. Daha önce bu yoldan ters yöne gelmiştik. Nüzhetiye’den çıktıktan sonra Hasaneyn’in mezarlığına vardığınızda çatal şeklinde ayrılan yolun sol cenahını tercih ediyoruz bu sefer. Amacımız buradan batıdaki köy yollarına bağlanmak. Yorgunluğumuzu atmak ve de çok acıktığımız için soldaki bahçeye atıyoruz kendimizi. Ne de güzel bir yer burası. Karşı sırtları gördüğümüz bir meyilde bir ağacın altında çayırların üzerine yayılıyoruz. Sanırım bahçenin sahibi birkaç inek ve bir boğa bu duruma biraz içerliyor. Yine de bizi yalnız bırakmayı tercih ettikleri için onlara da şükranlarımızı sunuyoruz.


Bu yola devam ettiğimizde güzel resimlik manzaralar eşliğinde İhsaniye-İzmit bağlantı yoluna Kanparalar üzerinden geçerek bağlanıyor. Ana yolun kenarından biraz İhsaniye tarafına yürüyor ve yukarımızda kalan Hamidiye köyünün merkezini biraz geride bıraktıktan bir traktör yolundan sola doğru tırmanmaya başlıyoruz. Bu dik çıkış bizleri biraz zorlasa da ve biraz da çalılık alanda yolumuzu bulmakta zorlansak da bir patika yakalayıp bir evin bahçesinden Hamidiye-İhsaniye yoluna çıkmayı başarıyoruz.

Geriye dönüp baktığımızda taa gerilerde kalan dağların arasında sabahleyin girip çıktığımız vadiyi görüyoruz. Oldukça uzun bir mesafeyi kat ederek ne kadar yürüdüğümüze şaşıyoruz ve keyfimiz artıyor. Ama yola devam etmeliyiz diyerek uzun bir inişle birlikte İhsaniye Merkez’e varıyoruz.Eskiden toprak olan bu yollar medeniyetin girmesi sonucu asfalt hale gelmiş ama bir şeyler getirirken bir şeyleri de götürmüş. Belki de günümüzün yaşam şartlarının gereği olsa da bizi birbirimize bağlayan yollar bizi birbirimizden ayırıyor da diye düşünüyorum. İster birleştirsin, ister ayırsın, şarkımızda da söylendiği gibi “Bizi yollar gözleyir (bekliyor)” bir daha ki sefere yine böyle güzel bir yürüyüşü birlikte yapalım diyerek yürüyüşümüzü tamamlıyoruz.


Featured Posts
Check back soon
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
No tags yet.
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page